Osteoporoz; halk arasında kemik erimesi olarak bilinen ve Dünya çapında 200 milyon bireyi etkileyen en yaygın kemik hastalığıdır. Osteoporoz; kemik yoğunluğunda azalma ile karakterize, özellikle vertebra ve femur kırıklarında yüksek insidans nedeni olan, sistemik kemik hastalığıdır. Kemik yoğunluğu, endojen (genetik ve hormonal) ve ekzojen (beslenme ve fiziksel aktivite) faktörlerin bütününden etkilenmektedir. Kemik sağlığı için özellikle beslenme büyük öneme sahiptir. Yörsan Gıda Mühendislerinden Nilüfer Hakarayan  sağlıklı kemik yoğunluğu açısından elzem olan temel besin öğelerinin başlıca; kalsiyum, fosfor ve D vitamini olduğunu belirterek, kaynaklarının ise  süt ve süt ürünleri olduğunu dile getirdi.
Kalsiyum depolarında eksilme olması ve kemik yoğunluğunda meydana gelebilecek zayıflama osteoporoz ile ilişkilendirilebilmektedir. Kronik ve ileri derecede D vitamini yetersizliği olması, kemik matriksinde mineralizasyon eksikliği ve osteoid yoğunluğunda azalma semptomları da osteomalasia ile ilişkilidir. İnsan yaşamının çeşitli evrelerinde kemiklerin  mineral yoğunluğu değişim göstermektedir.  Adolesan ve çocukluk  dönemde kemik yoğunluğunun hızla artış göstermesinde beslenme önemli bir etkiye  sahiptir. Maksimum kemik yoğunluğuna 25–35 yaşları arasında ulaşılırken, ilerleyen yaşlarda kalsiyum alımı artsa da kemik yoğunluğunda artış olmamaktadır.

Her yaş grubunun günde en az 2 su bardağı süt tüketmesi öneriliyor

Süt ve süt ürünlerinin kemik yoğunluğunun en üst noktaya ulaştığı yirmili yaşlara kadar tüketilmesi, kemik yoğunluğunun artmasına neden olur. Her yaş grubunun günde en az 2 su bardağı süt veya süt ürünlerini tüketmesi öneriliyor. Yörsan Gıda Mühendislerinden Nilüfer Hakarayan'ın verdiği bilgiye göre günde bir bardak süt içen bir çocuk, protein ihtiyacının %35’ ini, kalsiyum ihtiyacının %52’ sini, B12 vitamini ihtiyacının %98’ ni karşılayabiliyor. Çocuklarımızda malnütrisyonun( vitamin ve mineral yetersizliklerinden kaynaklanan hastalıklar) hala önemsenecek düzeyde olduğu ülkemizde, bu denli değerli besin maddesinin tüketiminin artırılması ve özellikle hayatımız boyunca sahip olduğumuz alışkanlıkların edinildiği en önemli dönem olan çocukluk ve gençlik dönemlerinde süt içme alışkanlığının kazanılması çok önemli bir konudur.