Panelde konuşan uzmanlar, otizmin erken dönemde teşhisinin, otizmli çocukların eğitimi ve topluma kazandırılması için önemine dikkat çekti.

Otizmin, yeni doğan bebeklerde ikinci aydan itibaren göz teması kurmamasıyla teşhis edilebildiğini hatırlatan uzmanlar, özellikle anne-babalara bebeklerini çok iyi gözlemlemeleri uyarısında bulundu.
Üsküdar Üniversitesi’nin ev sahipliği yaptığı 2.Otizm Günleri’nin açılış konuşmasını Otizm Federasyonu Başkanı Veysel Şahin,Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Zelka yaptı. Panelde konuşan, Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Özgür Yorbik, Otizm de erken tanının önemli olduğunu söyleyerek, “Otistik çocuğa müdahale edilmesi ve eğitilebilmesi için erken tanı büyük önem taşıyor. Bunun için de en büyük görev aileye düşüyor” dedi. Prof. Dr. Yorbik, şunları söyledi:
“Otizm ailenin duygusal, toplumsal ve ekonomik günlük yaşantısını etkileyen bir durum. Bir beyin hastalığı olan otizmin ne yazık ki tıbbi bir tedavisi yok. Ancak erken tanı ile otistik çocuk, uygun birebir eğitim ile kendi başına bazı işleri yapabilecek hale getirilebiliyor.

Bazı durumlarda da çocuk aldığı eğitim ile neredeyse bu hastalığı yok edecek düzeye gelebiliyor, ancak tamamen iyileşmesi mümkün olmuyor. Bizim yapacağımız tek şey erken tanı ile eğitime bir an önce başlamak ve yol almak. Bunun için de özellikle anne-babanın ikinci aydan itibaren bebeği çok iyi izleyip, otizm işaretleri taşıyıp taşımadığını araştırmaları gerekiyor. En önemlisi de göz teması.

Bebek başta annesi olmak üzere karşısındaki kişiyle göz teması kurmaz. Gözleriyle bir şeyi takip etmez, seslere tepki göstermezler.” Yorbik aşağıdaki belirtilerin otizmi ele verdiğini söyledi.

Bebeklerde bu belirtiler otizmi ele veriyor!

-Göz teması kurmaz, seslenmeye tepki vermez.

-Kayıtsızdırlar, duymuyormuş gibi davranırlar.

-Sosyal gülümseme yok, sarılmazlar.

-Taklit etmezler, Oyun oynarken bir senaryo ile oyun kurmazlar. Dönen bir şeyi saatlerce takip edebilirler.

-Ayak parmakları üzerinde ve kendi etraflarında dakikalarca dönebilirler. Anlamsız vücut hareketleri yaparlar.

-Anlamsız sesler çıkarır, aynı kelimeyi defalarca anlamsız şekilde tekrarlayabilirler. Konuşma becerileri yoktur.

-Yaşıtları ile oynamazlar, annesi ayrıldığında kayıtsızdırlar.

-Parmağı ile işaret etmezler. İlgisini çeken bir eşyayı işaretle istemezler.

Panelde konuşan Tohum Otizm Vakfı Eğitim Direktörü ve Okul Müdürü Prof. Dr. Binyamin Birkan da Otizmde Özel Eğitim ve Ailelerin Bilinçlendirilmesi konusunun önemine değindi. Prof. Dr. Birkan, erken tanı ile birebir başlayan eğitimin, çocuğun birçok şeyi öğrenerek, yaşam kalitesinin düzeltilmesini sağladığını kaydetti.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölüm Başkanı ve ÜSESKOM Müdürü Prof. Dr. Ahmet Konrot da otizmde dil ve konuşma bozukluklarını anlattı.

Prof. Dr. Konrot, otistik çocuğun, konuşmanın ne işe yaradığını anlamadığı için konuşarak iletişim kurma ihtiyacı hissetmediğini, bu nedenle konuşmadığını söyledi. Konrot “Otistik çocuk bazı anlamsız, bağlam dışı sözcükler çıkarabiliyor. Ya da saatlerce bir konu üzerinde monolog şeklinde konuşabiliyor.

Sözcükleri kolay öğreniyor, erken yaşta okuyor ama okuduğunu anlayamıyor. Otizmde, gecikmiş konuşma, ses bozuklukları ve düşüncesini ifade edememe gibi durumlar görülebilir. Ancak bazen de otistik çocuklar, müzik matematik gibi konularda da üstün yetenekler sergileyebiliyorlar” dedi.