27 Nisan 2015 Pazartesi

HTC ONE-M8-MINI-2-GRAY 13MP KAMERA BLUETOOTH WIFI GPS 4G HTC ONE M8 MİNİ 2 16 GB GRİ

HTC ONE Mini 2 Gri
HTC ONE Mini 2
Gelmiş geçmiş en rahat şekilde kavranabilen HTC'nin One mini 2 akıllı telefon ile tanışın. Sağlamlaştırılmış 4,5 inç ekran boyutu, kavisli arka kısım ve tek elle kullanım için inceltilmiş aerodinamik kenarlar. Kişiselleştirilmiş çevrimiçi güncellemeler ile dünyanıza, çift ön stereo hoparlör ile müziğinize bağlanın. Heyecan verici selfie'ler için dahili Touch Up yazılımına sahip 5MP ön kamera ve tüm fotoğrafları kaydedebilmenizi sağlayan depolama alanı için 128GB'a kadar genişletilebilir bellek.

Etkiliyeci Selfie'ler
Htc One mini 2 ; 5MP ön kamera, daha iyi aydınlatma ve doğal cilt tonları için otomatik Touch Up işlevlerine sahiptir. Her defasında etkileyici selfie'ler çekebilmek için ekran boyutunda geri sayım ve ele tam oturan tasarım.

HTC ONE Mini 2 Gri

HTC ONE Mini 2 Gri

Yüksek Sesli ve Görkemli

Bu en başarılı HTC BoomSound: son derece küçük stereo ile etkileyici zenginlikte sesler.
Birbirini tamamlayan bileşen tasarımı sayesinde dahili amfiler ile desteklenen çift ön stereo hoparlör, bas-tiz dengeleme yazılımı ve büyük hoparlör bölmesi. Modernize edilmiş müzik ve seslerin keyfini çıkarın.

Parmak Ucuyla Her Şeye Ulaşın

HTC BlinkFeed ile sevdiğiniz çevrimiçi içeriklere ulaşabilmeniz için tek gereken bir kaydırma hareketi.
HTC BlinkFeed, sosyal ağ gönderilerinden son dakika haberlerine ve çok daha fazlasına kadar kişiselleştirilmiş bir içerik akışını sürekli güncelleyerek bağlantıda kalmanızı sağlar.

HTC ONE Mini 2 Gri
Teknik Bilgiler
İşletim SistemiANDROID OS
Kamera Çözünürlüğü13.0 MEGAPIKSEL
Ekran Boyutu (Inch)4,5
İşlemci Kapasitesi1.2 GHZ QUAD CORE
Dahili Bellek16 GB
Hat SayısıTEK HATLI
Ram Kapasitesi1 GB
RenkGRI
3G DesteğiLTE
FM RadyoVAR
Şebeke850 MHZ,1900 MHZ,900 MHZ,2100 MHZ
Konuşma Süresi(dak)960
Bekleme Süresi (Saat)556
PilLi-Ion
Telefon rehber hafızasıVAR
Desteklediği Bellek KartıMİCRO SD
BrowserHTML
Ekran TipiSUPER LCD
KameraVAR
FlashVAR
BağlantıWI-FI,HSDPA,AGPS,BLUETOOTH,USB
Distribütör ÜrünüEVET
Satış Garanti Süresi (ay)24

Anne sütü, kalp-damar hastalıklarından da koruyor

Anne sütünün, kalp-damar hastalıkları riskini de azaltabileceği belirlendi.

Anne sütü, kalp-damar hastalıklarından da koruyor
Amerikalı bilim adamlarının araştırması, anne sütü alanların kalp  damar hastalıklarına bağlı kronik inflamasyon riskini azaltabileceğini ortaya  koydu. 24-32 yaşındaki yaklaşık 7 bin kişinin katıldığı araştırmada, kısa süre  anne sütü alanların kanında inflamasyonun göstergesi olan CRP proteininin yüksek  olduğu görüldü. 
 
Bilim adamları, 3-12 ay anne sütü alanlarda CRP oranının anne sütü  almayanlara göre yüzde 20-30 az olduğunu vurgulayarak anne sütünün CRP oranını  azaltmada bazı ilaçlarla aynı, hatta bazen daha yüksek etkiye sahip olduğuna  dikkati çekti. 

Çok dil bilen çocuk yetiştirmek mümkün

Doğumla iki yaş arası “dil edinimi için kritik dönem” diye adlandırılır. Çocuk o yaşlarda duyabildiği ve maruz kaldığı iki ya da üç dili öğrenebilir.

Çok dil bilen çocuk yetiştirmek mümkün
Liv Hospital Konuşma ve Yutma Bozuklukları Uzmanı Eyüp Sezer “Doğası gereği çocuğun iki yaş sonrası konuşmasında maruz kaldığı dillerin özelliklerinin bir karışımı karşımıza çıkar ve her bil dile ilişkin “ustaca kullanım” zamanla kazanılır. Dolayısıyla teorikte çift dilli, hatta üç dilli çocuk yetiştirmek mümkündür” diyor. 
 
Bebekler konuşmaya başlamadan iletişime geçer
Doğum sonrasında bebekler, uyanık oldukları zamanlarının büyük bir kısmını annelerinin ya da bakıcılarının jest/mimik/seslerini dinleyerek ve izleyerek geçirir. Böylece konuşmalarını sağlayacak organları henüz zihinsel ya da fiziksel olarak denetleyemeseler de, dile ilişkin bilgiyi depolar ve yaşantılarıyla ilişkilendirebilir. Ayrıca, iletişim kurma dürtüsü öyle güçlüdür ki, bebekler, ilk sözcüklerini söylemeden çok önce bizimle “konuşmak” için pek çok farklı yöntem geliştirir. Örneğin, birçok farklı ağlama çeşidi vardır ve ana babalar bir ağlamanın “açım”, bir diğerinin “canım acıyor”, ya da “rahatsızım”, bir başkasının “sıkıldım, derhal benimle ilgilen” anlamına geldiğini kısa sürede öğrenir. 
 
Bir yaşına doğru bebeksi konuşmalar başlar
Bebekler dil yetisi kazanırken sözcükleri anlamayı ve üretmeyi eşzamanlı olarak öğrenme eğilimindedir. Bir yaşına doğru bebekler “dil” benzeri sesler çıkarmaya başlarlar,  “bebeksi konuşma” olarak adlandırabileceğimiz genizsi agulamalar ve gığıldamaların yerini babıldamalar alır. İlk anlamlı sözcükler on ikinci ila yirminci ay arasında söylenir. Bazı bebekler anlamlı sesler çıkarmak için çabalayıp durur, bazıları ise hazır olana kadar bekler. On sekiz ila otuzuncu aylarda bebeğin yeni sözcükleri öğrenme hızı aniden artar. Buna “adlandırma patlaması” denir. İki üç yaş arasında çocuk konuşmasını basitleştirerek “bebeksi konuşma” ile yetişkin konuşmasına benzer yapıları kullanmaya başlar. Çocuk 3 ya da 4 yaşına geldiğinde, konuşmasındaki “bebeksi konuşma” özellikleri azalır, yetişkininkine benzer biçimde anlaşılır ve akıcı olarak konuşmaya başlar. 
 
2 yaşa kadar kritik dönem!
Çocuk, genel olarak doğumla iki yaş arası “dil edinimi için kritik dönem” diye adlandırabileceğimiz dönemde duyabildiği ve maruz kaldığı iki ya da üç dili öğrenebilir. Fakat edinimin doğası gereği çocuğun iki yaş sonrası konuşmasında maruz kaldığı bu dillerin özelliklerinin bir karışımı karşımıza çıkar ve her bil dile ilişkin “izole, ustaca kullanım” zamanla kazanılır. Dolayısıyla teorikte çift dilli, hatta üç dilli çocuk yetiştirmek mümkündür denilebilir. 
 
Nelere dikkat edilmeli?
Burada vurgulanması gereken, doğum ile iki yaş aralığının “dil edinimi açısından kritik periyot” olduğu, dolayısıyla çocuğun tepkileri çok iyi gözlenmeli, olası “işitme kaybı” olasılığı en başta “yeni doğan işitme taraması” ile egale edilmeli, sonrasında periyodik değerlendirmelerle çocuktaki dil iletişim gelişimi ilgili uzmanlarca takip edilmelidir.

Çocukların dil becerisi 1 yaşındayken öngörülebilir

Beyin görüntüleme tekniği kullanılarak, henüz 1 yaşında, çocukların dil öğrenme becerisinin öngörülebileceği belirlendi.   

Çocukların dil becerisi 1 yaşındayken öngörülebilir
ABD’deki Washington Üniversitesi’nden bilim adamlarının yaptığı  araştırma, beynin hipokampus ve beyincik bölgelerinin yapısının incelenmesiyle  henüz 1 yaşındaki çocukların dil öğrenme becerisinin anlaşılabileceğini ortaya  koydu.
 
Araştırmaya imza atan bilim adamlarından Dilara Deniz Can, çocukluğun,  doğum sonrası beyin gelişiminin en önemli dönemi olduğunu, araştırma sonuçlarının  beyin yapısının daha sonraki dönemlerde dil becerisiyle bağlantılı bulunduğunu  gösterdiğine dikkati çekti.
 
MR ile 7 aylık 19 erkek ve kız çocuğunun beynini inceleyen bilim  adamları, sinir hücrelerinden oluşan beyindeki gri yapılar ile farklı beyin bölgeleri arasında bağlantı kuran beyaz yapıların yoğunluğunu voksel tabanlı  morfometri adı verilen bir ölçüm tekniği kullanarak belirledi.
 
Araştırmacılar, 5 ay sonra laboratuvarda dil testi yaparak, çocukların  anlaşılmaz sözlerini inceledi, çok kullanılan isim ve kelimeleri algılama, farkı  sesler üretme becerilerini değerlendirdi.
 
Beyincik ve hipokampus bölgesindeki gri ve beyaz yapıların yoğunluğunun  fazla olduğu çocukların dile daha yatkın olduğu görüldü.
 
Çocuklarda beynin bazı bölgeleri ile dil becerisi arasında bağlantı  bulunduğunu gösteren bu ilk araştırmaya imza atanlardan Patricia Kuhl de bebek  beyninin keşfedilmeyi bekleyen sırlarla dolu olduğunu, bu sırların  keşfedilmesinin çocukların dili nasıl yetişkinlerden kolay öğrendiğine ışık  tutabileceğini vurguladı.
 
Kuhl ayrıca beynin hangi bölümünün öğrenmenin ilk aşamasıyla bağlantılı  olduğunu bilmenin, çocuklarda gelişim bozukluğunun önceden belirlenmesine ve  tedaviye yardımcı olabileceğini ifade etti.

26 Nisan 2015 Pazar

Bebekli tatilin püf noktaları

Çocuklarıyla tatile çıkacak ebeveynleri uyaran uzmanlar, en fazla 2 aktarma yaparak ulaşılması mümkün olan ve yakınlarında bir tıp merkezi bulunan mekanların tercih edilmesi gerektiğini belirtiyor.

Bebekli tatilin püf noktaları
Yenidoğan ve Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülnihal Şarman, “Yaz demek çoğumuz için dört gözle beklediğimiz tatil demek” derken,  özellikle ebeveynler için bebekle çıkacakları ilk tatilin, heyecan verici yeni deneyim anlamına gelirken öte yandan da kafa karıştıran birçok soru ve gereksiz evhamları da taşıdığına dikkat çekti. Şarman, “Oysa bebeğinizle tatil keyfini doya sıya çıkartmak için uygulayacağınız birkaç küçük püf noktası ile ailece mükemmel bir tatil mümkün” dedi. 
 
Dr. Gülnihal Şarman, yaptığı açıklama ile ebeveynleri bebekli tatil konusunda bilgilendirirken, “Bebek ve çocuklara uygun tatil mekanlarının sağladığı yemek, eğlence, Oyun alanı, çocuk bakıcı hizmeti gibi olanakların tatilinizi daha rahat geçirmeniz için bir fırsat olduğunu dikkate alın. Bu tip bebek dostu otellerde bebeğiniz hastalanırsa uygun bir hekim bulmanız mümkün.  Sadece erişkinlerin ‘kafa dinlemek‘ için gittikleri bir otelde hem siz hem de kafa dinlemek isteyenler rahatsız olabilir” dedi. 
 
-BEBEKLE ÇOK DURAK YAPMAYIN-
Bebekli tatilde belirlemiş olunan bir noktada kalmanın tercih edilmesi gerektiğine dikkat çeken Şarman, şunları kaydetti:
“Merkezi olmayan bir otele erişim söz gelimi 4 taşıtla yapılacaksa unutun. En fazla 2 aktarma yaparak pratik bir şekilde ulaşabileceğiniz mekanları tercih edin. Genellikle rahat yürüyemeyen 0-2 yaş ile tatilde düzayak bir yer seçmelisiniz. Bebeğiniz havuz, deniz gibi su kenarına kolay erişemeyeceği bir oda gayet uygun bir seçenektir. Çocuklarla tatil yaparken hastalanma durumlarında yakınlarda, hiç değilse araba erişimiyle başvurabileceğiniz bir tıp merkezi olmasında fayda vardır. Çocuklar erişkinlere göre daha sık ve kolay hastalanırlar.  Örneğin kusma ile başlayan bir mide barsak enfeksiyonu çocuklarda daha kolay sıvı kaybına neden olur. Erişkinlere göre çok daha hareketli ve cesur davrandıklarından yaralanmalar ve kafa travmaları da sık görülür. Medikal gereksinimleri kadar mama, bez, kavanoz yemekleri gibi pek çok ekstralara ihtiyaç olacaktır. Bu nedenle yakınlarınızla bir marketin olması işinize gelecektir. Eğer çocuklarınızla bir doğa tatili yapmaya karar verip yaylada kampa giderseniz bu tür ihtiyaçlarını önceden bir fazlasıyla almanızda fayda vardır. Bebekle yaz sıcağında gölgelerin peşine düşersiniz. Ancak şunu unutmamakta fayda var, gölgede bile güneş ışınları yansıma yoluyla yakıcı olabilir.  Ağacı bol, gölgelikli verandası olan bir mekan bebeğinizin ve sizin rahat etmesini sağlayacaktır.” 
 
-YOLA 1-2 EKSTRA SAAT ÖNCE ÇIKIN-
Dr. Gülnihal Şarman’a göre yolculuk sırasında dikkat edilmesi gereken önemli hususlar ise şöyle: 
“-Araba koltuğunun kemerlerini ve emniyet kemerini takın.
-Mola vermeniz normaldir, beklediğinizden daha sık! Yola 1-2 ekstra saat önce çıkın.
-Bebeğinizi her zaman arka koltuğa koyun. Çünkü orası en sık çarpma şekli olan önden çarpma durumunda en uzak ve en güvenli yerdir. Arkada yanında oturursanız iyi olur.
-Atıştırmak için yiyecek, su, ilk yardım çantası, bol bez olan bebek çantası, su gerekmeyen temizleyici losyon,  kullandığı ilaçları yanınıza alın.
-Sıcak havalarda seyahat ederken arabanızın klimasını bebeğe gelmeyecek şekilde çalıştırmanızda sakınca yoktur.

Terleyen bebekler, ileride daha az saldırgan oluyor

Korku durumunda daha fazla terleyen bebeklerin ileride daha az saldırgan olabileceği belirlendi.

Terleyen bebekler, ileride daha az saldırgan oluyor
İngiltere’deki Cardiff Üniversitesi’nden bilim adamları, yüksek ses ve  mekanik bir robot aracılıyla korku durumu yaratıldığında nasıl tepki verdiklerini  incelemek için 1 yaşındayken bazı bebeklerin ayaklarına kayıt yapan elektrotlar  bağladı ve deri iletkenliğini ölçtü.
 
Bilim adamları ayrıca annelerden, 2 yıl sonra, bebeklerin saldırgan  davranışlarına ilişkin bilgi aldı.
 
Deri iletkenliği düzeyi yüksek bebeklerin saldırganlığının, 3 yaşına  geldiklerinde daha az saldırgan olduğu görüldü.
 
"Psychological Science" dergisinde yayımlanan araştırmaya imza atanlardan  Stefanie van Goozen, az tepki veren çocukların antisosyalliğe daha meyilli  olabileceğini belirterek, "Hissetmezseniz engelleme sistemi devreye girmez. Eğer  uçaktan atlarken kalbiniz çarpmazsa, korkuyu hissetmezseniz, öğrenemezsiniz. Bu  his, gelişiminizle bağlantılı. Korkuyu hissetmezseniz, ondan kurtulamazsınız"  ifadesini kullandı.
 
Goozen, çocukların sorunlu davranışlarını önceden belirlemenin etkili  önleme programları geliştirmede önemli olduğuna dikkati çekti.

Bebeklerde göz muayenesi ihmale gelmez

Doğumdan itibaren göz muayenesinin çok önemli olduğunu söyleyen Liv Hospital Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Tuğrul Altan çocuklarda yapılması gereken göz muayenelerini anlattı.

Bebeklerde göz muayenesi ihmale gelmez
Göz sağlığı bütün hayat kalitesini etkileyen ve son derece önemli bir durum. Bebeğinizin göz sağlığı ilgili ihmaller ileride hiç de istenmeyen sonuçlara neden olabilir. Doğumdan itibaren göz muayenesinin çok önemli olduğunu söyleyen Liv Hospital Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Tuğrul Altan çocuklarda yapılması gereken göz muayenelerini anlattı.
 
Bebeğimize ilk göz muayenesi ne zaman yaptırmalıyız?
Doğumda görme fonksiyonları henüz gelişmiş değildir. Yaşamın ilk aylarında görme keskinliği giderek artar, bebek her iki gözünü kullanarak bir hedefe odaklanmayı öğrenir. Üç boyutlu görme henüz yoktur ve yaşamın bu erken evrelerinde bebek yakın mesafeden annesin yüzünü ve hareketleri ayırt edebilmektedir. Erişkinlerinkine yakın bir görme fonksiyonuna çocuklar 2 yaşında ulaşırlar. 
 
İlk göz muayenesi doğumdan sonra…
İlk göz muayenesi doğumdan sonra çocuk hekimi tarafından yapılmalıdır. Bu muayenede çocuk hekimi göz küresi ve çevre dokularda bir anormallik olup olmadığını makroskopik olarak değerlendirir. Sonra göze ışık tutarak ışığın gözden geri yansımasını inceler. Işığın geri yansımasında bir sorun varsa veya gözbebeğinden kırmızı yerine beyaz bir yansıma alınıyorsa bebek hemen varsa göz hekimine yönlendirilmelidir. 
 
Bebek erken doğduysa retinopati riski artar!
Eğer bebek 35. haftadan önce doğmuşsa doğumdan 4 hafta sonra prematüre retinopatisi açısından göz dibi değerlendirmesi yapılmalı ve duruma göre uygun aralıklarla takip ve gerekirse tedavi edilmelidir. Doğum haftası ve tartısı düştükçe prematüre retinopatisi risk de artmaktadır.
 
Şaşılık ve glokoma karşı 6 ayda tekrar doktora!
Doğumdan sonra, 6. ayda göz kontağı kurmama, gözlerde kayma, gözleri ovuşturma, ışık duyarlılığı, fotoğraflarda gözbebeğinde beyaz renkte yansıma varsa göz muayenesi mutlaka tekrarlanmalıdır. Bu dönemde ortaya çıkan veya belirginleşen en önemli sorunlar bebeklik şaşılığı, retinoblastoma denilen göz tümörü ve doğumsal glokomdur. 
 
Görme kusurları okul başarısını da etkiler!
Çocuklarla iletişim kurmanın nispeten daha güç olduğu 2 yaş dönemine girmeden önce 18’inci ayda muayenelerinin tekrarlanması uygundur. Bu muayene çocukta ileride göz tembelliğine yol açabilecek olan kırma kusurlarının saptanabilmesi için önemlidir. Gözlük gerekliliği saptanırsa çocukların bu dönemde gözlüğe alışması mümkündür. Gözler tamamen normal görünse dahi göz muayenesi 3-4 yaşlarında tekrarlanmalıdır. Bu yaşta çocukla genellikle iyi bir iletişim kurmak mümkün olmakta ve çocukların önemli bir kısmında görme keskinliği ölçümü, biyomikroskopik muayene ve göz dibi muayenesi yapılabilir. Genellikle tek gözde bulunan göz tembelliği, muayene edilmedikçe gözden kaçabilir. Okul öncesi dönemde de muayene tekrarlanarak çocuğun görme keskinliği değerlendirilmelidir. Okul çağında düzeltilmemiş kırma kusurları çocuğun okul başarısını ve sınıftaki iletişimini etkileyebilmektedir.

24 Nisan 2015 Cuma

SAMSUNG GALAXY NOTE 4 N9100-WHITE 16MP KAMERA BLUETOOTH WIFI FM 4G GPS GALAXY NOTE 4 32GB BEYAZ


2.520,00 TL
İndirimli 2.119,00 TL
Teknik Bilgiler
İşletim SistemiANDROID OS
Kamera Çözünürlüğü16.0 MEGAPIKSEL
Ekran Boyutu (Inch)5,7
İşlemci Kapasitesi2.7 GHZ QUAD CORE
Dahili Bellek32 GB
Hat SayısıTEK HATLI
Ram Kapasitesi3 GB
RenkBEYAZ
3G DesteğiLTE,VAR
FM RadyoVAR
Şebeke850 MHZ,1800 MHZ,1900 MHZ,2100 MHZ
PilLi-Ion
Telefon rehber hafızasıDAHİLİ HAFIZA KADAR,VAR
Desteklediği Bellek KartıMİCRO SD
BrowserHTML
Ekran TipiIPS QHD
KameraVAR
FlashVAR
BağlantıBLUETOOTH,WI-FI,USB,GPS
Distribütör ÜrünüEVET
Satış Garanti Süresi (ay)24

Bebeğinizi korumak için boğmaca aşısı olun

Yeni doğan bebekler için en büyük tehlike annelerinden gelebiliyor.

Bebeğinizi korumak için boğmaca aşısı olun
Yeni doğan bebekler için en büyük tehlike annelerinden gelebiliyor.  Boğmaca bebeklere annelerinden bulaşıp, ağır seyrederek ciddi komplikasyonlara yol açabiliyor. Annenin boğmacaya karşı aşılanması, bebeğin sağlığı için büyük önem taşıyor.
Memorial Antalya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Yeni Doğan Uzmanı Dr. Aşkın Güra Nemlioğlu, bebekle teması olan kişilerin boğmacaya karşı aşılanması yaklaşımını içeren “Koza Stratejisini” anlattı.  Türkiye’de ilk defa Memorial Antalya Hastanesi’nde doğum yapan annelere, bu aşının ücretsiz olarak yapılacağını müjdeledi.

Boğmacaya bağışıklık zaman içinde geçiyor

Bulaşıcılığı yüksek olan boğmaca, çocukluk çağı hastalığı olarak kabul edilmesine karşın tüm yaş gruplarını etkileyebilmektedir. Boğmaca aşısı doğumdan sonra 2., 4. ve 6’ıncı aylarda uygulanmaktadır. Ayrıca 18’inci ayda ve 4-6 yaş arasında pekiştirme dozu yapılmaktadır. Birçok ülkede çocukluk çağında yüksek aşılanma oranlarına karşın okul çocuklarında, ergenlerde ve yetişkinlerde aşı uygulama oranlarının yetersiz olması nedeniyle boğmaca görülmeye devam etmektedir.

Anne, baba ve kardeşlerden bulaşabilir

Erişkinlerde ve büyük çocuklarda sadece soğuk algınlığı ve uzun süren öksürük şeklinde belirgin olmayan şikayetlerle ortaya çıkabilen boğmaca, yeni doğanlarda ve süt çocuklarında ağır seyrederek, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Boğmaca, yeni doğanlar ve aşısı henüz tamamlanmamış süt çocuklarına; anne, baba ve kardeşlerden bulaşmaktadır. Yapılan araştırmalar, boğmacaya karşı bağışıklığın yaşla birlikte azaldığını ve okul çocuklarında, ergenlerde boğmaca vakalarının azımsanmayacak ölçüde görüldüğünü ortaya koymaktadır.

Bebekle temas içinde olan herkes aşılanmalı

“Koza stratejisi” olarak adlandırılan ve bebekleri korumak için bebekle teması olan kişilerin (anne-baba-kardeş, bakıcı ve sağlık çalışanları gibi) aşılanması yaklaşımı birçok bilimsel kuruluş tarafından önerilmektedir. Bu amaçla yeni doğanların ve henüz aşılanması tamamlanmamış süt çocuklarının çevresindekilere boğmaca aşısının uygulanması önerilmektedir. Bu aşının özellikle bebek doğmadan önce veya hemen doğumdan sonra bebekle temas edecek bireylere uygulanması daha da olumlu sonuçlar doğurmaktadır.

Bebeklerde boyun eğriliğini hafife almayın

Bebeğinizi sırt üstü yatırdığınızda boynu bir tarafa doğru eğiliyorsa, pozisyonunu değiştirdiğiniz halde bu eğrilik devam ediyorsa ve en önemlisi düzeltmeye çalıştığınızda düzelmiyorsa dikkat edin… Bebeğinizde boyun eğriliği olabilir.

Bebeklerde boyun eğriliğini hafife almayın
Yenidoğan bebeklerde görülen ve erken fark edildiğinde egzersizler yardımıyla cerrahiye gerek kalmadan tedavi edilebilen boyun eğriliğini Hisar Intercontinental Hospital Ortopedi ve Travmatoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Teoman Benli’ye sorduk.
Boyun eğriliği (Tortikollis) nedir ve nasıl anlaşılır?

Tortikollis, kelime anlamı olarak eğri boyun anlamına gelir ve birçok nedene bağlı olarak gelişebilir. En çok görülen boyun eğriliği ise doğumla birlikte fark edilen veya doğumdan sonra görülen “kas kaynaklı doğumsal boyun eğriliği” (Konjenital Musküler Tortikollis)’dir. Tanı kolaylıkla konulur. Boynun yanlarında yer alan çift başlı bir kas olan Sternocleidomastoid  (SCM) kası bir tarafta gergin ve kısadır. Genellikle kasa dokunulduğunda zeytin denilen fibrotik bir şişlik ele gelir. Baş, kasın gergin olduğu tarafta yana doğru eğrilmiş ve yüz karşı tarafa bakacak şekilde dönmüş görülür. Boyun eğriliğin ters tarafına döndürülmeye veya yana bükülmeye çalışıldığında hareket kısıtlılığı fark edilir.

Boyun eğriliği neden oluşur?

Kas kaynaklı doğumsal boyun eğriliği, ilk kez 1893 yılında Cheselden tarafından tariflenmiştir. Geçmişte kas içinde kitle de görüldüğünden kas içine olan kanamaya bağlı hematomun bağ dokusuna dönüşmesi (fibrozis) ile oluştuğu ve özellikle makat gelişi gibi bebeğin ters geldiği durumlarda doğum eylemi travması ile tetiklendiği düşünülmüştür. Özellikle kalça çıkığı, yumru ayak ve bazı kas iskelet sistemi doğumsal deformiteler ile sık görüldüğünden genetik kökenler üzerinde durulmuştur. Ancak günümüzde nasıl oluştuğu anlaşılmakla birlikte neden oluştuğu konusu halen bilinmemektedir.

Bebeklerde görülen her boyun eğriliği kas kaynaklı mıdır?

Hayır. Öncelikle boynu eğri bir çocuk görünce diğer organik sebeplerin ekarte edilmesi gerekir. Bunlardan en önemlisi boyun omurgasının doğumsal ayrılma ve şekillenme bozuklarıdır. Kama şeklinde yarım omurgalar en sık görülen boyun omurgası deformitelerindendir ve ciddi boyun eğriliklerine yol açabilir. Bunun dışında boyunda çevre dokulardaki, bademcik, kulak gibi organların enfeksiyonlara ikincil gelişen beze (lenf adenopati)’ler, ağrılı ise geçici boyun eğriliğine yol açabilir. Ayrıca histeroid dediğimiz tipte psikiyatrik bozuklarda da boyun eğrilikleri eşlik edebilir.

Boynu eğri bebeği olan anne-baba ne yapmalıdır?

Mutlaka bir Ortopedi ve Travmatoloji uzmanına başvurmalıdır. Doğumdan hemen sonra fark edilirse 6. aya kadar annenin yapacağı egzersizlerle tamamen düzeltilebilir. Bebeğin yatağı, mutlaka eğriliğin aksi yönüne boynunu döndürmesi sağlayacak şekilde ayarlanmalıdır. Bu şekilde çocukların bazılarında iyileşme eğilimi olmasa da çok büyük bir bölümünde ameliyata gerek kalmadan yüz güldürücü sonuçlar alınabilir. Bu durumda 1-4 yaş arasında düzeltme ameliyatı yapılması gerekecektir.

Tedavi edilmezse neler olabilir?

İnsanoğlu ayakta iken gözler arası çizilen hattın yerle paralel olması gerekir. Boyun eğri ise yüzde ikincil değişikler gelişir. Yüzde gözleri belirgin gösteren bir asimetri gelişir. 7 yaşın üzerindeki çocuklarda ameliyat ile gevşetme yapılsa bile bu asimetri geriye dönmez ve kalıcı olur. Ayrıca omurganın diğer kısımlarında da dengeleyici eğrilikler gelişir. Bu nedenle boyun eğriliği olan bebeğiniz var ve ileride böylesi sıkıntılar yaşamak istemiyorsanız ve ameliyatlara gerek kalmaması için hemen bir doktora başvurarak egzersiz programına başlamanızı öneririz.

Kesintisiz uyku için dikkat etmeniz gerekenler

Prima’nın 10 ülkede 8 bini aşkın ebeveynle gerçekleştirdiği son araştırma bebeklerin sevgi, uyku ve oyun alışkanlıklarıyla ilgili ilginç sonuçlar ortaya koydu.

Kesintisiz uyku için dikkat etmeniz gerekenler
Araştırmanın Türkiye sonuçlarına göre, ebeveynlerin yüzde 84’ü bebeklerine sevgilerini sarılarak gösteriyor. Araştırmadan çıkan bir diğer ilginç sonuç da Türkiye’deki bebeklerin yüzde 76’sının Oyunsırasında bir oyuncağa ihtiyaç duymaması.
P&G’nin lider bebek bezi markası Prima, bebeklerin sevgi, uyku ve oyun alışkanlıklarının kültürlere göre farklılığını ortaya koymak için 10 ülkede 8 bini aşkın ebeveyn ile bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırmaya göre, Türkiye’deki ebeveynler bebeklerinin mutlu ve sağlıklı gelişimleri için “sevgi”yi öncelik olarak görmekle birlikte sevgi, uyku ve oyunun birbirinden ayrı tutulamayacağını düşünüyor.

Ebeveynlerin İçin Bebeklere Sevgiyi İfade Etmenin En Etkili Yolu Sarılmak

Araştırmaya göre ülkemizdeki ebeveynlerin yüzde 84’ü bebeklerine sevgilerini göstermenin en iyi yolunun sarılmak olduğuna inanıyor. Ebeveynlerin yüzde 37’si bebeğin mutlu ve sağlıklı gelişimi için birincilik önceliğin sevgi olduğunu düşünürken çoğunluğu da sevgi, uyku ve oyunun birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu düşünüyor.

“Kesintisiz uyku için bez bölgesi kuru kalmalı”

Araştırma bebeklerin uykuya dalma yöntemi ve uyku süresi gibi konularda Türkiye’deki ebeveynlerin araştırmaya dahil edilen diğer ülkelerdeki ebeveynlere kıyasla daha titiz olduklarını ortaya koyuyor. Ebeveynlerin yüzde 74’ü bebeklerini uyutmak için düzenli bir yönteme sahip. Ayrıca araştırmaya dahil edilen ebevenlerin yarısından fazlası bebeklerine uykuya dalmadan önce sakinleştirici müzik dinletmeyi tercih ettiklerini belirterek, Türk ebeveynlerinin müzikle yetiştirme eğilimini ortaya koyuyor.

Ülkemizdeki ebeveynlerin yüzde 69’u bebekleri için düzenli bir uyku saatine sahipken, yüzde 31’i bebeğinin kendiliğinden uykusunun gelmesini bekliyor. Ayrıca ebeveynlerin yaklaşık yüzde 80’i bebeklerinin kaliteli ve kesintisiz bir uyku uyuyabilmesi için dikkat edilmesi gereken en önemli noktanın bez bölgesinin kuruluğu olduğunu düşünüyor. Bu araştırmalardan yola çıkarak bebeklerin kesintisiz ve düzenli bir uykuya sahip olması için ürünlerini geliştiren Prima, yeni Aktif Bebek ile 12 saate kadar kesintisiz kuruluk amaçlıyor.

“Oyunda Hem Yaratıcı Hem Geleneksel”

Uyku konusunda daha titiz davranan ülkemizdeki ebeveynler, oyun söz konusu olduğunda ise bebeğin hayal gücüne çok önem veriyor. Ebeveynlerin yüzde 70’i oyunun bebeğin eğitimi ile iç içe olduğunu düşünüyor. Araştırmaya dahil olan ebeveynlerin yarısı, bebeklerinin oyun oynarken herhangi bir kurala bağlı kalmadan, özgürce oynamaları gerektiğine inanırken; yüzde 41’i eğitici oyunlar yerine yaratıcı oyunları tercih ediyor.
Ayrıca ebeveynlerin yüzde 44’ü bebeklerinin oyun saatlerine dahil olduklarında kendileri ile aralarındaki ilişkinin güçlendiğine inanıyor. Yüzde 43’ü ise her gün ortalama bir buçuk saatini oyun için ayırıyor. Bebeklerin yüzde 76’sı herhangi bir oyuncağa ihtiyaç duymuyor ve yüzde 78’i alkışlamak, şarkı söylemek gibi geleneksel oyun yöntemlerini tercih ediyor.

Prima’nın Sevgi, Uyku ve Oyun manifestosu kapsamında gerçekleştirilen araştırma Canvas8 isimli araştırma şirketi tarafından 10 ülkeden 8 bini aşkın ebeveyn ile görüşülerek hazırlandı.

Prima’dan Bebeklerin Sevgi, Uyku ve Oyun Anlarını Sahiplenen Manifesto ve Özel Şarkı

Sevgi, Uyku ve Oyun manifestosu bebeklerin büyüme yolculuğunda milyonlarca farklı yol olduğunu ve her bebeğin gitmesi gereken yere kendi yolunu seçerek; kendi zamanlamasıyla varacağını vurguluyor. Yeni manifesto ile Prima, tüm dünyada bebeklerin sevgi, uyku ve oyun anlarının milyonlarca farklı şekilde yaşamasına katkı sağlayacak. Bu amaçla Prima’nın işbirliği yaptığı Şevval Sam, bebeklerin gelişiminde kritik öneme sahip “Sevgi, Uyku ve Oyun”a dikkat çekmek üzere Türkiye’deki anne ve bebeklerinden ilham alarak özel bir şarkı besteleyecek. Prima, şarkının hazırlık aşamasında ilham kaynağı olması için anneleri yarisma@primasevgiuykuoyun.com e-posta adresinden veya Prima Dünyası isimli Facebook sayfasındaki özel uygulama (https://www.facebook.com/PrimaDunyasi/app_670026653117784) üzerinden bebeklerinin sevgi, uyku, oyun anlarının fotoğraf ve videolarını paylaşmaya davet ediyor. Şevval Sam, bu içeriklerden ilham alarak Türkiye’deki bebeklerin sevgi, uyku ve oyun anlarını kutlamak amacıyla bir şarkı besteleyecek. Ardından şarkıya paylaşılan video ve fotoğraflarla bir klip hazırlanacak ve şarkı Şubat ayında tüm Türkiye ile paylaşılacak.

Evlat edinen kadınlar da emzirebilir

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türkyılmaz, "Evlat edinmiş kadının bebeği kucağına alması sütün gelmesine neden olabilir. Destekle emzirmelerini sağlayabiliyoruz'' dedi.

Evlat edinen kadınlar da emzirebilir
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Neonatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Canan Türkyılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Emzirme Destek Merkezi Relaktasyon Ünitesi"ni eylül ayında hizmete açtıklarını söyledi.
anomalileri olan bebeklerin yanı sıra evlat edinilmiş bebekleri düşünerek bu merkezi kurduklarını anlatan Türkyılmaz, sütü azalan veya sütü kesilen annelerin sütünü getirmek ya da artırmak için destek sağladıklarını dile getirdi.

Anne sütünün hem bebeğe hem de anneye ''mucizevi'' bir çok faydası olduğuna ve  bebeği birçok hastalıktan koruduğuna dikkat çeken Türkyılmaz, şöyle devam etti:

''Anne sütünün bebekleri erken dönemde zatürreden, menenjitten, ishal, orta kulak ve idrar yolu enfeksiyonlarından, uzun vadede de alerjiden, erişkin kalp damar hastalıklarından, şeker hastalığından ve hatta son zamanlarda yapılan araştırmalarda da kanserlerden koruduğu görülmüştür. Yani emzirilen bebekler daha az hastalanıyor, daha az lösemi ve lenf kanseri oluyor. Emzirilmiş olmak anne sütünün özel içeriği sayesinde obezite riskini de azaltıyor. Böylece ideal büyüyen, obez olmayan, sağlıklı, daha zeki bebekler yetişiyor. Emzirmek bebeğin açlık ve tokluk döngüsünü ve uyku düzenini de oturtuyor. Doygunluğu programlanmış olan bebek ilerki hayatında da şişmanlıktan korunmuş oluyor.''

Emziren kadınlarda ise kemik erimesi, meme ve yumurtalık kanserlerine yakalanma riskinin azaldığına işaret eden Türkyılmaz, ''Bebekler ek gıdalarla birlikte iki yaşını aşana kadar emzirilmeli ve bebeklere ilk altı ayda ise anne sütü haricinde bir şey verilmemeli'' dedi.

Evlat edinen annelerin de sütü gelebilir

Anne sütünün oluşumu ile annelik duygusu ve sevgisi arasında bir ilişki bulunduğunu vurgulayan Türkyılmaz, kadınlarda süt üretiminin  beyinden salgılanan oksitosin ve prolaktin hormonları sayesinde gerçekleştiğini bildirdi.

Oksitosin hormonu ile süt akışının sağladığını belirten Türkyılmaz, şunları kaydetti:

''Annelik duygusunu tatmak isteyen evlat edinmiş bir kadının sevgiyle bebeği kucağına alması ve bebeğin memeye teması süt salgılayan oksitosin hormonunun uyarılmasına ve sütün gelmesine neden olabilir. Bu şekilde sütü gelen evlat edinen kadınlar mevcut. Bu tamamen annelik hissi ve sevgiyle ilgili. Evlat edindiği bebeği emzirmek isteyen ya da sütü kesilmiş annelerin bu aşamada sütü arttırıcı bazı uyaranlara ihtiyacı oluyor. Biz de bazı destek yöntemleri ile onların emzirmelerini sağlayabiliyoruz. Relaktasyon yönteminde süt artıran bitkisel çaylar gibi özel besinsel destekler veriyoruz. Ayrıca bazı mide ve bağırsak ilaçlarının sütü artırıcı etkisinden yararlanıyoruz. Bunun yanı sıra sütün gelmesi için özel bölgesel veya vücut masajlarını, bebeğin memede kalmasını, memeyi ve hormonları uyarmasını sağlayan özel emzirme destek araçlarını kullanıyoruz.''

Bu yöntemlerin dünyada yaygın şekilde uygulandığını anlatan Türkyılmaz, menopoza girmiş ancak başkasının yumurtasıyla hamile kalıp doğum yapmış kadınlarda da anne sütünü artıran bu yöntemlerin kullandığını sözlerine ekledi.

Bebeğiniz ne zaman yürümeli?

Sağlıklı bebeklerde yürüme yaşı 12-18. aylar arasıdır. Bazı bebekler, 12. aydan da önce yürüyebilirler. Çocuğun yürüme yaşı zekası ile ilgili değildir. Kaba motor hareketlerde bebeklere göre gelişim farklı olabilir.

Bebeğiniz ne zaman yürümeli?
Akranlarından daha önce desteksiz oturan,  emekleyen veya tutunarak ayağa kalkan bebekler genellikle daha önce yürür. Yürüme gecikmiş ise diğer gelişim basamaklarına da bakılmalıdır. Bebeğin 18. aya kadar 5-10 kelimeyi anlamlı olarak söylemesi, istediğini işaret etmesi, söylenenlerin kendi yaşına uygun olanları anlaması, istediği şeyi parmakla göstermesi de gerekir. Bu basamaklarda sorun varsa mutlaka çocuk nöroloji doktoruna götürülmelidir.
Yürümeyi geciktiren nedenler:
 
Bebeğin çok hızlı emeklemesi bebeğin yürümeye hevesini azaltır. Yürüme yerine emekleme ile her yere rahatlıkla ulaşabilecektir.
 
Aşırı korumacı anne-baba: bebeğin sürekli kucakta tutulması, üşütür, mikrop kapar veya düşer düşüncesiyle yere bırakmaktan kaçınma
 
Bebeğin fazla kilolu olması: bebeğin yürümesinde ve emekleme, dönme  gibi diğer motor hareketlerin yapılmasında gecikmeye neden olur.
 
Bebeğin oturduğu yerde sürekli istediklerinin önüne konulması, motivasyon eksikliğine neden olur.
 
Nörolojik sistemi ilgilendiren hastalıklar: Bu hastalıklar sıklıkla daha önce bulgu verirler. Bebek 3. Ayda başını tutmamışsa, 6-7.aylarda dönmeye başlamamışsa, 8. Ayda desteksiz oturmamışsa bu aşamalarda araştırılması gerekir
 
Bir bebek, geç yürüme sorunu için doktora ne zaman gösterilmeli?
 
Bebeğinizin geç yürümeye başlamasından endişe ediyorsanız doktorunuzla görüşün.

Aşağıdaki durumlarda bebeğinizi doktora götürün:
 

Bebeğiniz 18 aylık olduğu halde yürümüyorsa
 
Bebeğiniz sadece parmak uçlarında yürüyorsa
 
Bebeğinizin diğer gelişim basamakları ile ilgili bir sorunu varsa
 
Bebeğiniz bir ayak veya bacağı daha fazla kullanıyorsa, vücut hareketlerinde sağ-sol arasında fark varsa
 
Tekrar vurgulamak gerekirse yürüyemeyen bir çocukta diğer gelişim evrelerinde bir gerilik yoksa ve doktorun yaptığı fizik muayene ve nörolojik muayenenin normal olması koşuluyla, 18 aya kadar endişelenmeden beklenilebilir. Ancak bebeğinizi takip eden doktorun bir şüphesi varsa ve/veya diğer gelişim evrelerinde de gerilik varsa çok daha erken araştırma yapmak gerekir.
 
Bebeğinizin yürümesi için nasıl destek olabilirsiniz?
 

Altta yatan bir sağlık problemi olmadığı durumda anne babalar bebeklerinin yürümeye başlaması için şunları yapabilirler:
 
Bebek yürüme konusunda teşvik edilmeli, sıralama aşamasına gelinmişse elinden tutularak yürümesi için fırsat yaratılmalıdır. Ancak daha sıralamayan, ayakta duramayan bebeği yürütmeye çalışmak kalçada hasar oluşturabilir.

Tutunduğu eşya sağlamlaştırılmalı ve tutunarak ayağa kalkması engellenmemelidir.

Yürüme konusunda direnç gösterdiğinde kızılmamalı ve zorlanmamalıdır.

Gün içerisinde çok fazla oturtulmamalı, evde ve dışarıda yürüme alıştırmaları yapılmalıdır.

Ayak ve bacak kaslarının güçlenmesi için ev içerisinde çıplak ayak veya kaydırmaz çorapla dolaşmasına izin verilmelidir.

Ayak sağlığı açısından uygun olmayan, dar veya bol, ağır ayakkabılar giydirilmemelidir.
 
Yürüme girişiminde bulunduğunda bir oyuncak uzatarak ilgisi çekilmeli ve oyuncağa ulaşması sağlanmalıdır.

Yürüteç çocuğun bağımsız hareket etme becerisini geciktireceği için kullanılmamalıdır.

Bezi ve giysileri yürümesini engelleyecek sıkılıkta olmamalıdır.
 
Yürüteç faydalı mıdır?
 
Piyasada bebeği yürümeye alıştırmak için çeşitli yürüteçler bulunmaktadır. Genellikle anne babalar yürüteç kullanılınca çocuğun daha hızlı yürüyeceğini düşünürler. Aynı zamanda çocuk için eğlenceli ve oyalayıcı bulurlar.
 
Yapılan çalışmalar, tam tersine, yürüteçlerin  çocuğun yürümeyi öğrenme zamanını etkilemediğini göstermiştir. Üstelik çalışmaların çoğu, bu araçların yürümeyi bir kaç hafta geciktirdiğini bile ortaya koymuştur. Ek olarak yürüteç kullanan bebekler, anormal bir yürüme biçimi kazanabilirler, parmak ucunda yürüme eğilimi gösterirler.
 
Yürüteçlerin zararları bunlarla da bitmemektedir. Yürüteçler çok sayıda bebeğin hastanelerin aciline getirilmesine de yol açmaktadır.
 
En sık rastlanan kazalar;
 
Basamak veya merdivenden düşme
 
Çarpma: Hızla ilerleme ile tehlikeli yerlere çarpabilir
 
Yanma: Yürüteçteki bebekler daha yüksek yerlere erişebilir. Böylece masa örtüsünü çekerek masa üzerindeki sıcak çayı, kahveyi devirebilir, ocaktaki çaydanlığa dokunabilir, radyatörlere, şömineye ulaşabilirler.
 
Boğulma: Yürüteçteki bir bebek küvete veya havuza düşebilir.
 
Zehirlenme: Zehirlenmeler de yürüteçteki bir bebeğin daha yükseğe erişebilmesinden kaynaklanır.
 
Yürüteçten kaynaklanan kazaların çoğu anne ve babanın gözü önünde meydana gelir. Yürüteçteki bir bebek saniyede 1 metreden daha fazla yol aldığı için en yakınındaki kişiler bile kazayı önleyemez.
 
ABD’de üretilen yürüteçlerin 1997 yılında,  ya kapıdan geçemeyecek kadar geniş ya da basamak kenarında durmayı sağlayacak fren sistemine sahip olmasını zorunlu kılan bir standart yürürlüğe konulmuştur.Avrupa'da 2005'te değişen bebek yürüteci güvenlik standardı da basamak kenarı frenini zorunlu hale getirmiştir. Bununla birlikte, bu iyileştirmeler bile yürüteçlerden kaynaklanan tüm yaralanmaları önlemekten uzaktır.
 
Amerikan Pediatri Akademisi tekerlekli yürüteçlerin üretim ve satışının yasaklanmasını önermektedir.Kanada'da ise 2004'te bebek yürüteçlerinin satışı, ithalatı ve reklamı yasaklanmıştır.

Ayakkabı seçimi
 
Yürümeye başlayan çocuklar, eğer çocuk ayağa kalktığında ayak ve ayak bileğinde eğilme ve açılanmalar olmuyorsa, evde yalın ayak ya da çorapla ayakta durabilirler. Ayakkabıya alışmaları açısından evde de ara ara ayakkabı giydirilmesi faydalı olur. Ayakkabı seçerken ayakkabının esnek olması tercih edilir, tabanı çok yumuşak veya çok sert ayakkabılar önerilmez. 5-6 mm üzerinde bir topuk yükselmesi olmamasına özen gösterilmelidir.

23 Nisan 2015 Perşembe

Güçten düşmeyen performans

ZenFone 5'in Intel işlemcisi bir çok görevi başarıyla işler ve ayrıca kesintisiz bir oyun keyfi sunar.


Asus Zenfone 5 Dual 8 GB Beyaz


Asus Zenfone 5 Dual 8 GB Beyaz


Çift Taşıyıcılı HSPA+


Yüksek hızlı veri aktarımı
42 Mbps'e varan hız desteği sunan HSPA+ ve çift taşıyıcı yardımıyla son derece kolay bir şekilde HD video izleyebilir, internette doşabilir ve çalışmalarınızı sürdürebilirsiniz.

 


Enerji Tasarrufu


Tüm gün kullanabilmeniz için uzun pil ömrü
ZenFone 5 düşük güç tüketimli Intel Atom işlemcisi ve verimli anten dizaynıyla uzun batarya ömrünü, sınıfında üst düzey bir performansla harmanlar.




Asus Zenfone 5 Dual 8 GB Beyaz

 


Asus Zenfone 5 Dual 8 GB Beyaz



Güzelliğe Dokunun


Yeni göz alıcı telefon deneyimi için tek bir dokunuşunuz yeter. ZenFone 5 deneyiminiz parmaklarınızın ucunuzda harekete geçiyor.

 


Göz Kamaştıran Ekran, Çarpıcı Görüntüler


ZenFone 5, 1280 x 720 çözünürlükte HD bir IPS ekranı ve 294 mm'lik piksel aralığı ile büyüleyici bir görsellik sunar. ASUS TruVivid teknolojisi ile arttırılmış netlik, daha canlı ve çarpıcı renkler sunar.


Asus Zenfone 5 Dual 8 GB Beyaz

Asus Zenfone 5 Dual 8 GB Beyaz

Hassas Dokunmatik


Müthiş dokunma hassasiyeti
ASUS ZenFone 5'in rekor kıran sadece 60 ms olan dokunma hassasiyeti eşşiz bir deneyim sunar. Sıfır takılma ve özel kaplaması ile parmak izini engelleyen harika bir ekran!

 


İnanılmaz Görüntü Kalitesi


ASUS'un geliştirdiği PixelMaster inanılmaz bir görüntü kalitesi sunmak için donanımı, yazılımı ve optik tasarımı optimize eden eşsiz bir teknolojidir. PixelMaster ile bir profesyonel gibi fotoğraflar çekin. Üstelik her anı yakalayayıp paylaşabilmeniz  için her zaman yanınızda.




Asus Zenfone 5 Dual 8 GB Beyaz
Teknik Bilgiler
İşletim SistemiANDROID OS
Kamera Çözünürlüğü8.0 MEGAPIKSEL
Ekran Boyutu (Inch)5,0
İşlemci Kapasitesi1.2 GHZ DUAL CORE
Dahili Bellek8 GB
Hat SayısıÇİFT HATLI
Ram Kapasitesi1 GB
RenkKIRMIZI
3G DesteğiVAR
FM RadyoYOK
Şebeke850 MHZ,900 MHZ,1900 MHZ,2100 MHZ
Konuşma Süresi(dak)1020
Bekleme Süresi (Saat)353
PilLi-Ion
Telefon rehber hafızasıVAR
Desteklediği Bellek KartıMİCRO SD
BrowserHTML
Ekran TipiIPS
KameraVAR
FlashVAR
BağlantıAGPS,BLUETOOTH,WI-FI,USB
Ağırlık (gr)143
Distribütör ÜrünüEVET
Satış Garanti Süresi (ay)24
Detaylı Bilgiler